Öğrencilere Öğretmenlik değil Öğrenci Koçluğu Yapmak

Öğrencilere Öğretmenlik değil Öğrenci Koçluğu Yapmak

Sevgili Arkadaşlar;

Bu yazımızda sizlere öğretmen değil öğrenci koçu olmak ile ilgili bir paylaşımda bulunmak istedim. 

Günümüzde değişim, yaşamın her alanında bizi etkilerken, öğretmenlerin sınıf içindeki rolleri de değişmekte ve bilgiyi öğrencilere aktaran, sınıfın mutlak hakimi geleneksel öğretmenlik modeli yerine öğrenme koçluğu ön plana çıkmaktadır. Sporda koçlar maçta çıkıp oynamazlar; takımlarındaki her oyuncunun en iyi performansı sergileyebilmesi için gerekli koşulları ve ortamı sağlarlar. Bunu sınıf ortamına uygularsak, eğitimciler olarak bizim asıl görevimiz de tüm soruların cevaplarını öğrencilerimize öğretmek değil, onlarin merak ettikleri ve öğrenmek istedikleri konularla ilgili sorular sorabilmeleri ve cevaplara kendilerinin ulaşabilmeleri için gerekli öğrenme ortamını sağlamaktır.

Koçları rehberlerden ayıran en önemli özellik, oyuncularıyla ortak bir hedef için çalışmalarıdır. Sporda bu ortak hedef kazanmaktır. Eğitimde ise kazanmak; öğrenmeyi öğrenmiş, kendi öğrenmesinin sorumluluğunu üstlenmiş, kendisini eksi ve artılarıyla değerlendirebilen, buna göre hedefler koyabilen ve uygulayabilen, üst düzey düşünme becerilerini kullanabilen ve yaşam boyu öğrenmeyi ilke edinmiş öğrenenler yetiştirmektir. Böyle öğrenenleri yetiştiren koçlar bilmekle anlamak arasındaki farkın bilincinde olarak, yüzeysel öğrenme yerine derinlemesine ve kalıcı öğrenmenin gerçekleştiği öğrenme ortamları yaratırlar. Peki bunu nasıl başarırlar?

Öğrenme ortamının mutlak hakimi ve tek otorite figürü olmaya çalışmak yerine, öğrencilerine öğrenme etkinlikleri, kullanacakları araçlar ve yöntemlerle ilgili farklı seçenekler sunarak, bunların arasından seçme şansı ve kendi öğrenme süreçleriyle ilgili söz hakkı verirler. Böylece, öğrencilerinin kendi öğrenme süreçlerinin sorumluluğunu üstlenmelerine yardımcı olacak ilk adımı atmalarını sağlarlar.

Güçlü ve etkili iletişimin olumlu ve verimli bir sınıf ortamı oluşturmakta en önemli unsur olduğunun bilincindedirler. Bu nedenle öncelikle öğrencilerini çok iyi tanıyarak, her öğrenenin kendisini ait hissettiği güvenli ve keyifli bir öğrenme ortamı yaratmaya özen gösterirler. Yarattıkları yaşayan öğrenme ortamı, tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi hep hareket halindedir ve bu yüzden dağınık görünümlüdür çünkü sınıfın farklı köşelerindeki farklı gruplar değişik aktivitelerle meşguldürler.

Değişime ve yeniliğe açık ve esnektirler. Değişimi normal ve doğal kabul edip, öğrencilerini de bu bakış açısını benimsemeleri için teşvik ederler. Beyin ve öğrenme üzerine yapılan araştırmaları ve bunlara bağlı olarak geliştirilen eğitim teknolojilerini takip ederler ve gerektiğinde sınıf içinde uygularlar. Ancak, teknoloji onlar için amaç değil, öğrenme hedeflerine ulaşmak için kullandıkları araçlardan biridir. Derslerini planlarken, öğrencilerinin bilginin ve teknolojinin tüketicileri değil, üreticileri olmasına özen gösterirler.

Bilginin sürekli değişerek yenilendiği günümüzde iyi bir koç tüm cevapları bilen değil, tıpkı öğrencileri gibi bunları araştırarak sürekli kendisini yenileyendir. Bu anlamda öğrencilerine model olurlar. Gerektiğinde öğrencilerinden de öğrenmeyi bilirler ve onların da birbirlerinden öğrenmeleri için fırsatlar yaratırlar. Bilgiyi doğrudan öğrencilerine aktarmak yerine onlara bu bilgiye nasıl ulaşacakları, geçerli ve doğru bilgiyi nasıl ayırt edebilecekleri, değerlendirecekleri, anlamlandırabilecekleri ve bu bilgiyi kullanarak gerçek yaşamla ilgili problemleri nasıl çözebilecekleri hususunda rehber olurlar, ama cevapları onların yerine bulmazlar. Onların yerine çalışmak ya da düşünmek yerine, öğrenme hedeflerine nasıl ulaşacakları konusunda onlara yol gösterirler. Ne düşüneceklerini değil, nasıl düşüneceklerini öğretmeye odaklanırlar.

İnsan beyninin merak etmediği ve gerçek yaşamla ilişkilendiremediği konuları içselleştiremediğinin bilincinde olarak, sorgulamaya dayalı öğrenme (inquiry-based learning) ve proje tabanlı öğrenme (project-based learning) yöntemlerini mümkün olduğunca sık kullanırlar. Araştırma projesi konularının Google’da yapılacak bir aramayla kolaylıkla cevaplanacak sorular yerine; tek bir doğru cevabı olmayan, öğrencilerin çözüm bulurken analiz etme, değerlendirme, yaratma gibi üst düzey düşünme becerilerini kullanmalarını ve diğer disiplinlerle de ilişkilendirmelerini gerektirecek nitelikte zorlayıcı ve açık uçlu olmasına özen gösterirler. Bu çalışmalar esnasında öğrencilerini sadece soruları cevaplamaya değil, soru sormaya da yönlendirirler çünkü özellikle “nasıl” ve “neden” le başlayan sorular soran öğrencilerin bilgiyi daha iyi anlamlandırabildiklerini, ilişkilendirebildiklerini bilirler.

Öğrenme deneyimlerini sadece basılı ve dijital kaynaklardan değil gerçek yaşamdan da faydalanarak oluştururlar. Bu, sadece verilen örnekler, yapılan aktiviteler ve seçilen proje konularıyla sınırlı kalmaz. Skypeya da Google Hangout gibi araçları kullanarak, öğrencilerinin ülkenin ve dünyanın farklı yörelerindeki öğrencilerle ortak projeler üzerinde çalışmalarına, problemlere birlikte ortak çözümler bulmalarına, böylelikle bir yandan onların problem çözme ve işbirliği becerilerini geliştirirken, farklı bakış açılarını ve farklı kültürleri de tanımalarına ve empati kurmalarına yardımcı olurlar. Yine Skype ve Google Hangout yoluyla üzerinde çalışılan konunun uzmanlarına, ya da okunan romanın yazarına bağlanarak öğrencilerinin onlardan da öğrenmelerini sağlarlar.

Öğrenme ortamını da öğrenmeye bakış açılarıyla örtüşecek bir biçimde düzenlerler. Geleneksel bir sınıfta öğrenciler sıralarında, sınıfın önünde ders anlatan öğretmeni dinlerler. Oysa koçların oluşturdukları öğrenme ortamında sınıfın önü diye bir kavram yoktur. Öğrenciler sınıfın farklı yerlerinde gruplar halinde ya da bireysel olarak öğrenme faaliyetlerini gerçekleştirirken, onlar da aralarda dolaşarak ihtiyacı olan öğrencilere rehberlik yaparlar. Sınıfın düzenlenmesi ve dekore edilmesiyle ilgili kararları da öğrencileriyle birlikte alırlar.


Her fırsatta hataların öğrenme sürecinin doğal bir parçası olduğunu vurgulayarak, öğrencilerinin hataları gelişim fırsatı olarak görmelerine yardımcı olurlar. Bu nedenle, başarıdan çok, çabayı övmeye odaklanırlar.

Hataların kötü bir son değil başarıya giden yol için bir başlangıç olabileceğini, yeterli çabayla ve zihinsel alışkanlıkları geliştirmeye yönelik olumlu bir bakış açısıyla herkesin zihinsel kapasitesini arttırabileceğini vurgularlar ve öğrencilerinin kendi kendilerini motive etme yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olurlar. Branşları ne olursa olsun, beyin ve öğrenmeyle ilgili özellikle son yıllarda elde edilen bulguları ve bunlarla ilgili düzeylerine uygun materyalleri öğrencileriyle paylaşarak onlarda bu konuda farkındalık oluştururlar. Bu materyalleri seçerken, empati kurabilme, zorluklarla mücadele gücü, dayanıklılık, olumlu bakış açısı, geleceğe umutla bakma, hedef koyabilme, vizyon sahibi olabilme, öğrenmenin önemi ve keyfi gibi temalar içeren metinler ve videolar seçilmesine özen gösterirler. Bu konuları sınıf içi münazara, proje, sözlü sunumlar ve yazma çalışmaları yoluyla işleyerek, öğrencilerinin yaşam becerileri konusunda da donanımlı olarak yetişmelerine destek olurlar; hayallerini tanımlama ve gerçekleştirmeleri için onlara zaman ve olanaklar sunarlar.

Öğrenme sürecinin çok önemli bir parçası olan değerlendirmeye bakış açıları not odaklı değil, öğrenme odaklıdır. Öğrenmeyi değerlendirmek yerine, öğrenme için değerlendirmeyi ön planda tutarlar. Öğrencilerinin – öğrenme sürecinde olduğu gibi – değerlendirme sürecinde de aktif olarak rol almalarına olanak tanırlar. İşte size bu amaçla uygulayabileceğiniz bazı pratik öneriler:

Yeni konuya başlamadan önce öğrenme hedeflerinizi, yani neyi, neden, nasıl öğreneceklerini ve nasıl değerlendirileceklerini seçenekler sunarak öğrencilerinizle paylaşın ve onların da görüşlerini alarak oluşturun. Bu amaçla hazırladığınız bir çizelgeyi kullanarak, öğrencilerinizin konuyla ilgili ne bildiklerini ve ne öğrenmek istediklerini yazmalarını isteyebilirsiniz. Müfredatın dışına dahi çıkıyor olsanız, onların öğrenmek istediklerini de, kendi belirleyecekleri yöntemlerle araştırıp sorgulayarak öğrenmelerine olanak tanıyın ve daha sonra bunu müfredatımızın öğrenme hedefleriyle ilişkilendirin. Çizelgenin son bölümü ise öğrencilerin öğrendiklerini gözden geçirmeleri ve halen soruları varsa onları sorabilmeleri için proje ya da ünite bitiminde doldurulmalıdır. Mümkünse değerlendirme ölçeğini de öğrencilerinizle birlikte hazırlayın, ya da sizin hazırladığınız ölçekle ilgili onların da görüşlerini alarak son halini oluşturun.

Sadece ünitenin sonunda değil, öğrenme sürecinin her aşamasında öğrencilerinize yazılı ya da sözlü geri bildirimde bulunarak onları yönlendirin. Ancak bu geri bildirimlerin öğrenci için anlamlı olmasına ve ona öğrenme sürecinin neresinde olduğu, zayıf ve güçlü yönleri hususunda açık, anlaşılır bilgiler içermesine özen gösterin. “Olmamış, eksik, iyi” gibi basmakalıp sözcükler öğrenciye bir sonraki aşamada neler yapması gerektiğiyle ilgili hiç bir ipucu vermeyecektir.


Her dersin sonunda, ya da belli aralıklarla öğrencilerinizden geri bildirim alın. Örneğin dijital bir duvar ya da pano olarak düşünebileceğiniz bir Padlet ya da Lino oluşturup, linkini öğrencilerinize verebilir ve tüm öğrencilerinizin o gün ya da o hafta kendileri için en faydalı/çarpıcı/zorlayıcı öğrenme deneyimlerini kısaca anlatmalarını isteyebilirsiniz. Her birinin deneyimlerini tek bir yerden okumak sizin için pratik bir yöntem olacağı gibi öğrencilere de birbirlerinin deneyimlerini gözlemleme olanağı verecektir. Aynı amaçlarla aşağıdaki gibi bir dokümanı Google Drive da öğrencilerinizle paylaşıp doldurmalarını da isteyebilirsiniz.

Öğrencilerinizden anında geri bildirim alacağınız birçok dijital araç vardır. Örneğin, TodaysMeet’te hesap açarak linkini öğrencilerinize yollayabilir ve onların evden ya da sınıftan bağlanarak beyin fırtınası yapmalarını, fikirlerini birbirleriyle ve sizinle paylaşmalarını, geri bildirim vermelerini ve sorular sormalarını sağlayabilirsiniz. Böylelikle ders içinde grup çalışmalarıyla oluşturduğunuz öğrenmeyi paylaşma, birbirinden öğrenme ve işbirliği yapma becerileri ders saatleriyle sınırlı kalmayarak, dijital ortamda da devam edecektir. Öğrencilerinizin açtığınız hesap ve oluşturduğunuz sanal sohbet odasının linki üzerinden kayıt olmadan kolay bir biçimde bağlanabilecekleri TodaysMeet gibi araçların kullanımı, onları kendi öğrenmeleriyle ilgili düşünmeye sevk edecek, bir anlamda öğrenme süreciyle ilgili tüm fikirlerin görselleşmesine ve paylaşılmasına olanak tanıyacaktır. Ayrıca, soruları ya da çok yaratıcı fikirleri olsa bile bunları sınıf içinde konuşarak paylaşmaya çekinen içe dönük öğrencilerinize kendilerini ifade etme, size de onlara anında geri bildirimde bulunma fırsatını verecektir.
Anlık geri bildirim amacıyla kullanabileceğiniz ve öğrencilerinizin öğrenme sürecinin neresinde olduklarına dair size geri bildirim verecek en iyi dijital araçlardan biri Socrative diğeri ise Formative dir. Formative’de hesap açtıktan sonra oluşturacağınız linke yüklediğiniz çoktan seçmeli ya da açık uçlu soruları cevaplayan öğrencileriniz, gerektiğinde şekiller ve şemalar da çizerek bildiklerini gösterebilirler ya da yüklediğiniz bir metin üzerinde notlar alarak düşünce ve sorularını sizinle paylaşabilirler. Öğrencilerinize anında geri bildirimde bulunabileceğiniz gibi, isterseniz cevap anahtarını sisteme yükleyerek sistemin cevapları kontrol etmesini ve size verileri göndermesini sağlayabilirsiniz. Bu araçların hemen hepsini, konunuzla ilgili öğrencilerinize evde izlemeleri için video ya da benzeri interaktif ödevler verdiğinizde, konunun her öğrenci tarafından ne kadar anlaşılıp anlaşılmadığını belirleyerek, öğrenme sürecinin devamını kişiselleştirmek amacıyla da kullanabilirsiniz.

Eğer sınıfınızda sizin dışınızda hiç kimsede akıllı cihaz yoksa, ya da öğrencilerin kullanmalarına izin verilmiyorsa o zaman da çok keyifli bir geri bildirim aracı olan Plickers’ı kullanabilirsiniz. Sınıf içinde teknoloji kullanma olanağınız yoksa, dersin bitimine 5 dakika kala öğrencilerinizin o günkü dersle ilgili geri bildirimlerini post-itlere yazarak sınıf panosuna yapıştırmalarını isteyebilir, bir sonraki derse bu deneyimlerle ilgili kısa bir tartışma yaparak başlayabilirsiniz. Böylece, derslerinizin bundan sonraki aşamasını öğrencilerinden aldığınız geri bildirimlere göre düzenleyebilir ve gerektiğinde onların gereksinimlerine göre farklılaştırabilirsiniz. Dönem sonlarında ise dağıtacağınız geri bildirim formlarıyla dönemi değerlendirmelerini isteyebilirsiniz.

Sadece sözel derslerde değil, tüm disiplinlerde dijital ya da basılı olarak tutulacak öğrenme günlükleri de öğrencilerinizin öğrenmeleri üzerine düşünmelerine ve öğrendiklerini anlamlandırmalarına yardımcı olacaktır. Basılı günlükler yerine, bloglar üzerinden dijital öğrenme günlükleri tutmak öğrenciler için çok daha faydalıdır çünkü birbirlerinin öğrenme günlüklerini okuyarak konuya farklı bakış açılarıyla bakabilirler, arkadaşlarına sorular sorup, onların yazılarıyla ilgili yorum yapabilirler. Böylece öğrenme ve düşünme süreci sadece sınıf ortamıyla sınırlı kalmaz, interaktif bir şekilde devam eder. Bu amaçla kullanacakları screencasting (ekranınızda olup bitenleri video olarak kaydetmek) Explain Everything,Educreations Interactive Whiteboard, Show Me gibi araçlar, öğrencilerinizin öğrendiklerini ve sınıf içindeki çalışmalarını belgelemelerini, sizinle, arkadaşlarıyla ve dış dünyayla paylaşmalarını sağlayabilirsiniz. Öğrencilerinizin neyi, nasıl öğrendiklerini gösteren bu çalışmalar, onların öğrenme süreci üzerine düşünmelerini, süreci ve öğrendiklerini kullanarak ürettikleri yeni ürünleri ya da vardıkları sonuçları değerlendirmeleri ve görselleştirerek kalıcı hale getirmelerine yardımcı olur. Aynı araçları kullanarak siz ve öğrencileriniz her hangi bir dijital araç nasıl kullanılır gibi ya da konunuzla ilgili neyin nasıl yapıldığını gösteren eğitim videoları hazırlayabilir, videonun üzerine açıklayıcı metinler yazabilir, bilgisayardan gelen ve dışarıdan yapılan açıklayıcı konuşmaların seslerini kaydedebilir, hatta videonun sonuna bir değerlendirme aktivitesi de ekleyebilirsiniz.
Öğrencilerinizin nota değil, öğrenmeye odaklanmasını istiyorsanız onları tek değerlendiren siz olmayın. Onlara arkadaşlarını geri bildirim yoluyla değerlendirme olanağı verin. Örneğin, öğrenciler yapılan tüm projelerle, sözlü sunumlarla ya da yazma çalışmalarıyla ilgili kendilerini ve birbirlerinideğerlendirebilirler. Bu anlamda yapıcı değerlendirme yapma, çalışmanın öncelikle olumlu yönlerini belirtme, yapılan önerileri de “Ben olsaydım …” gibi çalışma sahibini kırmayacak ifadelerle belirtme gibi hususlarda öğrencilerinizi yönlendirebilir ve onlara model olabilirsiniz. Öğrencilerin bu şekilde değerlendirme sürecine katılmaları, onların eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeye katkıda bulunacağı gibi, bir sonraki aşama olan hedef koyma çalışmalarına da ışık tutacaktır. Ayrıca akran değerlendirmesi öğrencilerin başkalarının güçlü yanlarından bir şeyler öğrenmelerine yardımcı olur.
Ünite bitimlerinde öğrendiklerini başka alanlara transfer edebilmeleri ve diğer disiplinlerle ilişkilendirmelerini sağlamak amacıyla öğrencilerinize kendi seçecekleri dijital araçlarla yapabilecekleri yaratıcı değerlendirme projeleri verebilirsiniz. Örneğin, tüm branşlarda:
Konuyla ilgili öğrendiklerini yaşamlarında nasıl kullanabileceklerini anlatan Toondoo, Comics Head,Bitstrips gibi araçlarla karikatür ya da Powtoon, Animation HD, Tellagami kullanarak animasyon yapmalarını;

iMovie, Wevideo, Animoto gibi araçları kullanarak, “Bir sonraki yıl aynı sınıfta okuyacak öğrencilere bu konuyu en iyi nasıl öğretirdiniz?” konulu bir video ya da öğrendikleri konunun günlük yaşama uyarlanmasını anlatan bir reklam hazırlamalarını;

Book Creator, Draw and Tell, Chatterpix, Voicethread kullanarak konuyla ilgili öykü, şiir ya da rap stilinde şarkı sözü yazmalarını;

Öğrendikleri konunun neden önemli olduğuna dair ikna edici bir konuşma hazırlayarak sunmalarını; sınıfta sunmaya vakit yoksa bunu Audacity, Vocaroo gibi araçlara kaydederek bloglarında paylaşmalarını;

Wordle, Tagxedo, Image Chef kullanarak öğrendikleri konuyla ilgili kavramları ya da anahtar kelimeleri gösteren bir kelime bulutu oluşturmalarını;

Piktochart, ly, Infogr.am ile infografik ya da Glogster, Biteslide, Thinglink gibi araçlarla dijital poster hazırlamalarını;

Lucidchart kullanarak grafik düzenleyiciler ya da Popplet, Bubbleus ile zihin haritası oluşturarak düşüncelerini görselleştirmelerini;

Photo peach kullanarak müzik ve görsellerle birlikte konuyla ilgili çoktan seçmeli sorular hazırlamalarını isteyebilirsiniz.

Yılsonu projesi olarak öğrencilerinizden bir sonraki yıl aynı sınıfta okuyacak olan öğrenciler için o yılı hem sosyal hem de akademik açıdan sorunsuz geçirebilmeleri için benzer aktivitelerden oluşturacakları bir rehber hazırlamalarını, projenin anlamlı ve amaca yönelik olması için de bunu ilgili öğrencilerle paylaşmalarını isteyebilirsiniz.

Bloglar, wikiler ya da kendi web siteniz aracılığıyla öğrencilerinizin ürünlerini okul topluluğuyla, velilerle, başka öğrenci ve öğretmenlerle paylaşarak onların da geri bildirimde bulunmalarını sağlarsanız, ortaya çıkardıkları ürünleri sizin dışınızdaki kişilerle paylaşmanın öğrencilerinizi daha kaliteli ürünler çıkarmak için motive ettiğini göreceksiniz. Bu ürünlerden Dropbox’da bir dijital arşiv oluşturup, sonraki yıllarda yapacakları çalışmayla ilgili nasıl bir çıktı istediğinize örnek olarak öğrencilerinizle paylaşabilirsiniz.


Bu aktivitelerin tümü sonuca değil sürece bağlı olarak 21. Yüzyılın en önemli becerisi olan “öğrenmeyi öğrenme” üzerine yapılandırılmıştır. Ünlü yazar ve gelecekçi Alvin Toffler’ın söylediği gibi, “21. Yüzyılın cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil, öğrenmeyi bilmeyenler, öğrendikleri yanlış bilgileri değiştiremeyenler ve yeniden öğrenemeyenler olacaktır.”
Önceki
Sonraki

yazılan gönderi: